7 Nisan 2011 Perşembe

PUVATYA [POITIERS - TOURS] SAVAŞI (M.S. 732)

    
     Dört Halife döneminin ardından İslam dininin bayraktarlığını yapmaya başlayan Emeviler 8. yüzyıla gelindiğinde Afrika'nın kuzeyinde de etkinliklerini arttırmışlardı. Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz'in fethi dalgasında Güney İspanya'ya çıkan Emevi orduları, 711-714 yılları arasında bu bölgenin kontrolünü ele geçirdi ve 714'ten sonra yaklaşık 40 yıl boyunca bölgeyi valileri kanalıyla yönetmeye başladılar. Bu valilerin bazıları iç problemlerle uğraşırken, bazıları ise kuzeye doğru fetih politikası güttü. Bunların arasında, halife Ömer Bin Abdülaziz döneminde Semh Bin Malik El Havlani komutasındaki orduların Pirene'leri aşıp, bugünkü Fransa topraklarına değin ilerlediklerini görmekteyiz (721). 



Puvatya Savaşı Öncesinde Dönemin Coğrafi Yapısı...





     Araplar içerisindeki bazı karışıklıklar Avrupa'ya yönelik akınları sekteye uğratsa da, 730 yılında Abdurrahman El Gafıki'nin Endülüs valisi olarak tayin edilmesi âkim kalan müslüman akınlarını tekrar başlattı. Geçmiş dönemlerde Endülüs'te kılıç sallamış olan Gafıki, Batı Avrupa'yı tamamen fethetmeyi amaçlıyordu.


     Öte yandan, bir Germen kavmi olan Franklar 5. yüzyıldan itibaren Ren ve Loire ırmakları arasındaki bölgeye yerleşmiş ve Merovenj Hanedanı'na mensup kralların yönetimi altında, çevredeki topraklara egemen olmuşlardı. Merovenj Hanadanı'nın iç çekişmelerle zayıflaması üzerine, "Major Domus" (Saray Nazırı - Saray Efendisi) ünvanıyla soylu insanlar iktidarı ele geçirdiler. Saray nazırlığını verasetle geçen bir makama dönüştürmüş Arnulfing ailesine mensup olan Charles bu görevi üstlendi ve 4. Theuderic'i onursal bir role iterek fiilen Frank hükümdarı oldu.



Frank Krallığı'nın Puvatya Savaşı Öncesindeki Sınırları... 





     Güney ve Batı Avrupa'da böyle bir atmosfer yaşanırken, El Gafıki 732 yılında geniş kapsamlı bir sefere çıktı. Önüne gelen küçük çaplı Hırıstiyan birliklerini yendikten sonra Bordeaux şehrini de ele geçirerek Puvatya önlerine geldi. O dönem için zengin ve önemli bir bölge olan Akitanya'yı elinde bulunduran Dük Eudes tehlikenin büyüklüğünü çabuk idrak ederek, Frank hükümdarı konumundaki Charles'dan yardım istedi. Ayrıca bu isteğin kabulünü kolaylaştırmak gayesiyle kendisine tekrar bağlılık yemini etti. Dük Eudes'nun yardım talebini kabul eden Charles da önemli bölümü piyadelerden oluşan bir ordu toplayıp, Eudes'nun kuvvetleriyle birleşmek üzere yola çıktı. Frank - Burgonya ve bazı Germen kabilelerden mürekkep Hıristiyan ordusu, Bordeaux'un kuzeyinde kalan Tour şehri civarlarında El Gafıki'nin ordusuyla karşı karşıya geldi. Franklar o dönemde Avrupa'nın en güçlü askerleri olarak addediliyorlardı. Katolikliği temsil ettiklerine inanmaları ise istilacı gözüyle gördükleri İslam ordularına karşı onları daha fazla hırslandırıyordu.


Charles'ın, Duke Eudes İle Buluşmasını Tasvir Eden Bir İllustrasyon...





İslam Ordularının Akitanya Topraklarına Gelişlerine Değin Kullandıkları Güzergâh...





     Frank savaşçıların çoğu zırh ve miğfer kullanmazlar, kendilerini savunmak için sadece kalkan taşırlardı. En önemli silahları francisca denen geleneksel savaş baltalarıydı. Ağır baş bölümü dışa doğru kavisli, iç kısmı oyuk biçimdeki bu baltaların aerodinamik yapısı çok iyi olduğundan düşmana karşı uzak mesafelerden etkin biçimde fırlatılabiliyorlardı. Franklar taktiksel olarak öncelikle franciscalarını düşman kalkanlarını parçalamak için fırlatıyorlar, akabinde bir kılıç ya da scramasax denen kamalarıyla düşmanın üzerine atılıyorlardı. Frank kılıçları yaklaşık 75 cm. uzunluğunda, iki tarafı kesici özellikteyken, kamaları ise 40-50 cm. civarında bir ebata sahiptiler ve geniş yapıları vesilesiyle eşsiz birer saplama aracıydılar.



Frank Savaşçıların Kullandıkları Efsanevi "Francisca"lar ve "Scramasax"lar...









     
     Aynı zamanda bir düşünür olan Bizans İmparatoru VI. Leo'nun savaş üzerine yazdığı "Tactica" adlı eserinde Frank askerlerinden detaylı biçimde bahsedilmektedir. Leo'ya göre, eşit sayıdaki savaşçının karşı karşıya geldiği bir muharebede Frank ve Lombard askerleriyle Avrupa'daki hiçbir ordu baş edemez. Leo, Frank askerleri hakkında verdiği bilgilere şöyle devam etmektedir:

"...Franklar, koşullar ne olursa olsun geri çekilmenin şerefsizlik olduğuna inandıkları için, onlara ne zaman savaş açarsanız açın sizinle savaşacaklardır. Franciscaları, uzun kılıçları ve geniş kalkanlarıyla birlikte muazzam süratte hücum ettikleri için kendi açınızdan olası tüm avantajları kullanamıyorsanız savaşı kabul etmemelisiniz ya da geri çekilerek kısa süreli yıpratma savaşına girmelisiniz. Büyük bir savaş olmaksızın geçecek birkaç haftanın ardından, yorgunluktan etkilenen bu askerler giderek savaşmaktan bıkacak ve yurtlarına geri dönecektir. Ayrıca Frankların güçleri hiçbir disiplin taşımadığı, sadece akrabalık ya da yeminle birbirlerine bağlı oldukları için, hücuma geçtikten sonra düzenlerini kaybederler; bu durumda savaşır gibi yapabilir ve tam bir kargaşa içine düştükleri anda saldırabilirsiniz..."



Frank Ordularının Savaş Unsurları...

Piyadeler...








Süvariler...








     Buna mukabil, müslüman askerler ise genellikle mızrak, kısa kılıç ve ok kullanmaktaydı. Süvarileri hafif zırhlı, vurucu güç olmaktan ziyade süratleriyle etkinlik sağlıyorlardı. Sayıları ne kadar çok olursa olsun, küçük birimler halinde pusu kurmada mahirdiler ve sahte ricatları çok etkiliydi.



İslam Ordularının Savaş Unsurları...






 





     Tarihsel kaynaklara baktığımızda, Puvatya Savaşı ile ilgili olarak pek çok belirsizliğin bulunduğunu görmekteyiz. Savaşın yapıldığı yerden, yapıldığı yıla değin önemli sayıda konu hakkında bilgilerimiz hem yetersiz hem de azdır. Batılı ve müslüman kaynaklar savaş hakkında birbirlerini tutmayan anekdotlar aktarmıştır. Her iki tarafın bizlerle paylaştıkları bilgilerin sağlamasını yaptığımızda, savaşın Tours şehrinde başlayıp, Puvatya (Poitiers) yakınlarındaki bir alana kadar yayıldığını ve orada sonuçlandığını söyleyebiliriz. Hatta bazı İslam kaynaklarında savaşın büyük oranda Puvatya'ya 20 km. kadar uzaklıkta bulunan Moussais-la-Bataille denen yerde cereyan ettiğini ve bu nedenle savaşın "Balatu'ş Şuheda" adıyla da zikredildiğini görmekteyiz.



İslam Ordularının Puvatya Önlerine Gelişini Tasvir Eden Bir İllustrasyon...






     Savaş 10-13 Ekim 732 tarihleri arasında ufak çaplı çatışmalarla başladı. İslam orduları kumandanı Abdurrahman El Gafıki çatışmaların ilk başladığı andan 8-9 gün kadar sonra atlı süvarilerini Frank piyadesinin üzerine gönderdi. Arap ve Berberi askerlerden oluşan İslam ordusu mızrakları ile Frank savaşçılarını yokladı. Ancak Frankların ön saflardaki askerleri zırhlı oldukları için bu saldırı istenilen etkiyi yapamadı. Franklar ise bu saldırıya geleneksel silahları olan francisca baltalarıyla cevap verdiler. İbre müslümanlardan yana olmakla beraber, savaşın ortada gittiği bir esnada Dük Eudes, İslam ordusunun sefer boyunca topladığı ganimetlerin bulunduğu bölüme saldırma kararı alınca işler bir anda değişmeye başladı. Dük Eudes, ganimetlere yönelik yapılacak bir saldırının müslüman askerlerin dikkatini dağıtabileceğini düşünüyordu ki, nitekim bu düşüncesinde haklı çıktı. Bir rivayete göre, İslam ordusu karargâhındaki bazı kimselerin ganimetlerin düşman eline geçmeye başladığını bağırması sonrasında müslüman askerlerin bir kısmı o bölgeye yönelmeye başladı.



Puvatya Savaşı Savaş Alanı (İslam Ordusunun Hücumu)...

(Kırmızı Renk İslam Ordusunun, Mavi Renk İse Frank Ordusunun Hareketlerini Göstermektedir.)






Puvatya Savaşı Savaş Alanı (Frank Ordusunun Kontra Hücumu)...
 
 



     Ordusunun konsantrasyon ve düzen anlamında bozulmaya başladığını gören El Gafıki, bu durumu değiştirmek amacıyla ön safa çıkıp askerlerinin dikkatini çekmek istediyse de, Frankların attığı bir ok ya da mızrağın vücuduna isabet etmesiyle hayatını kaybetti. Komutanlarının öldüğünü gören müslüman askerlerin konsantrasyonu tamamen çöktü ve Franklar tarafından kuşatılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldılar. Hava kararmaya başlayınca İslam ordusunun ileri gelenleri savaşın artık kazanılamayacağını işaret ederek, kuşatılma tehlikesini bertaraf edebilmek için geri çekilmeyi önerdiler. Müslüman asker kayıplarının tolere edilemeyecek duruma gelmeye başlaması bu önerinin kabul edilmesini sağladı ve müslümanlar güneye doğru çekildiler.



Abdurrahman El Gafıki'nin Hayatını Kaybedişini Tasvir Eden Bir İllustrasyon...






     Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Puvatya Savaşı hakkında doğruluğu kesinleşmiş bilgiler çok azdır. Kesin olan şey, İslam ordularının durdurulduğu ve geri çekilmek zorunda kaldığıdır. Müslümanlar bir daha hiçbir zaman Endülüs'ten bu kadar kuzeye doğru çıkamamışlardır. Puvatya'daki müslüman başarısızlığının nedenlerine baktığımızda ordu içerisindeki Arap - Berberi çekişmesi, askerlerin ganimet sevdası ve savaşın yapıldığı bölgenin Emevi devleti merkezine çok uzak olması gibi hususlar önemli derecede etkili olmuştur. Zira o denli büyük bir ordunun devlet merkezine çok uzak bir yerde harp etmesi bazı lojistik - ikmal ve haberleşme sorunlarını da beraberinde getirmişti.


     Franklar açısından ise Puvatya Savaşı hiç süphesiz ki önemli bir zaferdir. Bu savaş ile evvela Hıristiyan dünyasında büyük bir moral motivasyonu sağlanmıştır. Charles'a başarısından ötürü "Martel (Çekiç)" ünvanı verilmiştir. Charles Martel'in başarısı sadece savaş alanında kalmamış, Puvatya sonrasında giriştiği ordu içi kapsamlı reformlar kanalıyla Franklar güçlerine güç katmıştır. Daha önce ekseriyeti piyade sınıfından oluşan Frank ordusunda süvari sınıfının önem ve etkisi muazzam dereceye gelmiştir. Öyle ki, Frank ordusunun güçlü bir süvari sınıfına sahip olması Ortaçağ şövalye sisteminin gelişiminde katalizör etkisi yapmıştır. Ayrıca daha önceden fiili biçimde devletin başına geçmiş olan Charles Martel, yine  bu savaştan sonra devlet üzerindeki otoritesini pekiştirerek Karolenj Hanedanlığı'nı kurmuştur.



Puvatya Savaş Alanı: Günümüzdeki Görünüm...




 







YARARLANILAN KAYNAKLAR:


* C.W.C Oman‚ Ok Balta ve Mancınık: Ortaçağ´da Savaş Sanatı 378-1515‚ (Çev.) İsmail Yavuz Alogan, Kitap Yayınevi‚ İstanbul‚ 2002‚ (s. 24 - 27 ve 36 - 37).
 
* David Nicolle - Angus McBride, The Armies of Islam 7th - 11th Centuries, Osprey Publishing, 1995.
 
* David Nicolle - Angus McBride, Armies Of The Muslim Conquest, Osprey Publishing, 1993.
 
* David Nicolle - Angus McBride, The Moors, The Islamic West 7 TH - 15 TH Centuries AD, Osprey Publishing, 2001.
 
* David Nicolle - Graham Turner, Poitiers 732 AD: Charles Martel Turns The İslamic Tide, Osprey Publishing, 2008.
 
* David Nicolle - Wayne Reynolds, Carolingian Cavalryman 768 - 987 AD, Osprey Publishing, 2005.
 
* İsmail Hakkı Atçeken‚ Puvatya (Balâtu'ş-Şühedâ) Savaşı ve Etkileri Üzerine Bir Araştırma‚ Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi‚ Sayı: 8‚ Konya‚ 1998‚ (s. 243 - 263).
* John France, "Poitiers", Bütün Zamanların Yetmiş Büyük Savaşı, (Ed.) Jeremy Black, (Çev.) Nurettin Elhüseyni, Oğlak Yayınları, İstanbul, 2006, (s. 49 - 50).
 
* William Weir, Dünyayı Değiştiren 50 Savaş, (Çev.) Emine Demirtaş - Mehmet Usta), Etkileşim Yayınları, 2009, (s. 245 - 250).
 
 

Hiç yorum yok: